ey can!..
biz nasıl istersek hayat bize onu sunar...


30 Haziran 2009 Salı

her mevsim değişen yaprakların rengiyle bakarken hayata, içimizdeki renkleri hep yeşil tutabilmek gerekir çoğu zaman...


öğretmenim mori'yle salı buluşmaları

“Mori’nin de anlattığı gibi hepimiz birer ufak deniz dalgasıyız aslında. Ya da denizin bir parçası. Hayat o kadar fazla anlam yüklemiş ki üzerine. Bunu hafifletmek kendi elimizde. Bunun en kolay yolu da: Anlamak ve Anlatmak.
İnsanların kişiliği de anlatabilecekleriyle sınırlı değil mi zaten? Anlatmak, sunmak; içinizdeki çiçeklerle bezenmiş yüreği karşı tarafa sunmak…
Peki, anlayan, anlayabilen nerde? O, mu…Belki de bir mücevher gibi değer içerikli.
Belki de hayatın misillemesi. Az olduğu için anlayan değerli.
Beni anladığınız için teşekkürler öğretmenim.
Yeni bir kitapta, yani yeni bir hayatta buluşmak üzere… Gülçin”

Gülçin öğretmen…
Henüz bir yıllık ve çok genç.
İdealleri, hayalleri, hedefleri, yapmak istedikleri var.
Heyecanları, sabırsızlığı var.
Ve hayata dair öğrenmek istediği bir çok şey var.
Sorularını, merak ettiklerini, hayata bakışını konuşuyoruz.
Tecrübelerimi paylaşıyoruz.
Büyük bir dikkatle dinliyor.
Zeki bakışları daha bir çok soruyla gizli ve öğrenmek istedikleriyle.
Kendisini çok net ifade ediyor.
Cesaretini, fikirlerini, özgüvenini alkışlıyorum.

-öğretmenim mori’yle Salı buluşmaları- arasına iliştirilen içtenlikle yazılmış bir not vardı Gülçin öğretmenden, kitabımı iadesinde.
Etkilendiğini hissediyorum.
Heyecanlanıyorum.
Çünkü, Profesör Mori ile öğrencisi Mitch arasındaki sevgi dolu, bilgelik dolu, akılcı konuşmalara benzer bir ilişki, bir dostluk yakalamıştık.
Kitaptaki gibi, hayata dair pek çok şeyi irdeliyorduk birlikte.
Her sabah okula giderken, yarım saatlik yol mesafesinde.
Yaşam, aile, evlilik, eğitim, dostluk, başarı ve hayallerimiz üzerine…
Ancak,
Ölümün soğukluğunu hissetmeden…
“Mori, doktorların kendisine verdiği tarihten daha az bir zamanı kaldığını biliyordu. Çok önemli bir karar almıştı: Kendimi bırakıp yok olmayı mı bekleyeceğim, yoksa kalan zamanımı en iyi şekilde mi değerlendireceğim?
Hayır, yok olup gitmeyecekti. Bir bilim insanına yakışır biçimde, ölümü son projesi haline getirecekti; bu araştırma son günlerinin odak noktası olacaktı. Hem araştırmacı, hem de araştırma konusu. İnsandan bir ders kitabı: Yavaş ve sabırlı ölümümde beni inceleyin. Bana neler olacağına bakın. Benimle birlikte öğrenin."
Mori yaşam ve ölüm arasındaki son köprüyü geçerken bu yolculuğu anlatacaktı.
ALS hastası yaşlı bir profesör olan Mori; son sınıf ve tek öğrencisi olan Mitch ile Salı kahvaltı sonrasında hayatın anlamı üzerine kişisel deneyimlerine dayalı “içtenlik ve bilgelik ” dolu konuşmalarla,
“Hayattaki en büyük ders” i veriyordu.
Ölümün eşiğinde…
Yaşam, aile, evlilik, toplum, merhamet, ölüm, korku, açgözlülük, yaşlanma ve anlamlı yaşam felsefesi üzerine, herkese ders verir Mori.
Ne olursa olsun yaşamdan zevk almanın dersini…
En çok satan kitaplar arasında yerini almış "öğretmenim mori’yle salı buluşmaları ".
Buluşmalar sırasındaki konuşmaların sürekli ses alma cihazına kaydedilerek oluşturulan kitap Boyner Yayınlarından.
Yazarı: Mitch Albom
Yeniden okuma şansını yakaladığım için mutluyum.
Belleğime Mori’nin şu sözleri bir kez daha yazılıyor: “Birbirimizi sevdikçe ve sevgimizi sürekli hatırladıkça, hiç yok olmadan ölebiliriz. Yaratılan tüm sevgi orada kalır. Tüm anılar. Varlığına özen gösterdiğin herkesin yüreğinde yaşamaya devam edersin.”
Yeni bir kitapta, yani yeni bir hayatta buluşmak üzere sevgili Gülçin Öğretmen…

ferda balkaya çetin

kitabın kahramanları... Mori ve öğrencisi Mitch...


içtenlik...


dostluk...


14 Haziran 2009 Pazar

bir haziran düş/ü...



okyanus
gözlerindir şimdi
kasırga mavisi derinlik
bir yerinden zamanın
gülümseyiverirler
almış gibi özsuyunu
ve
bir gök doğar
ıhlamur kokulu bir evden
bir kelebeğin düşlerine
yüreğim büyüyor ellerinde
seni düşünüyorum
izi siliniyor ilkel bir yağmurun
bahçesini özleyen kız


bir haziran düşü / kanal boyunda...








7 Haziran 2009 Pazar

venüs

ışıdığında
saf karanlığından
denize taşınır
yanardağ ateşinde

kutsal bir ışık olur
geceye / aşk
semaya yazılır

bir dağ güneşi olur
sonra
göçebe kuşların kanatlarında
üşürse yalnızlığında
o kadar büyür

adı
bir sevda yazılımıdır
dudaklarımda
bahçesini özleyen kız

5 Haziran 2009 Cuma

BİR GÜN

Hangi zorluğu
yenmemiş insanoğlu.
Hele taşıyorsa içinde
bu insanca sevgiyi.
Güzel günler
zorlu duraklardan
geçer sevdiğim.
Damla damla
birikiyor insan.
Damla damla sevgili...
Bir gün
akıp gideceğiz hayata.
Duvarlar yıkılacak,
açılacak bütün kapılar
bilesin.
Benim yüreğim
sensin şimdi
seni vurur durur...
Ve yine damla damla
çoğalıyorsun içimde.

Yılmaz Güney
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...