Onun beş yüz yıllık geçmişinde özerkliğini
koruyarak mutasyona uğramadan yaşamla sanat arasındaki ilişkiyi paradokslarla
güçlendirmesi,
Haiku’nun
altında felsefe yatar düşüncesini
destekliyor bir bakıma.
Öğretici.
Şaşırtıcı.
Zihin açıcı.
Sanatın estetikliğini yansıtıyor.
En basit tanımı ile üç mısralık bir şiir,
Haiku. Şiir özelliklerini taşıyan bir düz yazı.
“An”
larda yakalanan yepyeni enstantanelerin keşfini çoğaltıyor; algılayarak, yorum
yapmadan.
Ruhuna ters düşen uzun cümlelerden ve
gösterişten uzak.
Doğayı, mevsimsel ögeleri, anlık bir duyguyu
öylesine güçlü betimliyor ki,
Okyanusları aşıp başka dünyalara yelken
açabiliyor insan.
Doğayla kurulan yalın ilişki fırça
darbeleriyle başlayıp sona doğru kalemle devam ederken dil ustaca damıtılıyor
ve benzersiz bir şiire dönüşüyor, tek nefeste söylenen.
Haiku’nun beni cezbetmesi, neşeli ve
nükteli ruh halinin, içerdiği derin özle birleşerek bilgeliği temsil etmesinden
biraz da…
Düşündürüyor.