ey can!..
biz nasıl istersek hayat bize onu sunar...


30 Ağustos 2009 Pazar


DÜŞÜNCELER

*Durmaksızın yürüyorum bu kıyılarda,
kumla köpüğün arasında.
Yükselen deniz ayak izlerimi silecek,
rüzgar köpüğü önüne katacak,
ama denizle kıyı daima kalacak.

*Anımsamak bir tür buluşmadır.
Unutmak ise bir tür özgürlük.
*Arkadaşlık her zaman için
tatlı bir sorumluluktur,
asla bir fırsat değil.
*Dünya kuruldu kurulalı bilinir: Aşk, derinliğinin farkına, ancak ayrılık saati gelip çattığında varır.
*Zihnimiz bir süngerdir,
yüreğimizse bir nehir.
Çoğumuzun akmak yerine,
sünger gibi emmeyi seçmesi ne garip!
*Yalnızca sevgi ve ölüm
her şeyi değiştirebilir.'

*Sahip olduklarınızdan verdiğinizde çok az şey vermiş olursunuz. Gerçek veriş kendinizden vermektir.
*Şiir bir düşüncenin ifadesi değildir.
O, kanayan bir yaradan
veya gülümseyen bir ağızdan
yükselen bir şarkıdır..


Halil Cibran

29 Ağustos 2009 Cumartesi


-Dünyayı değiştirmek isteriz hepimiz. Savaşların sona erdiği, yoksulluğun, işsizliğin, açlığın, kötülüğün, haksızlığın olmadığı bir dünya düşleriz.-
Olası birçok değişimlerin önünü açabilecek NANOTEKNOLOJİ ile tanışmışken insanlık,
Merak ediyorum,
Küresel anlamda yepyeni bir sisteme gereksinim duyulduğu baz alınıp, diğer teknolojilerle birleştirilerek insanların yaşam satndartlarını yükseltmek adına ciddi anlamda yapılacak/n çalışmalar dünya'yı düşlediğimiz düzeye getirebilir mi?
Yaratıcılık ve üretim ile topluma sağlanan katkı, beyin gücü ile birleştiğinde dünya'yı kurtarabilecek mi?
Şansımız ne kadar?
Salt bilim adamlarının ya da kendisini insanlığa adamış kişilerin göreviymiş gibi düşünmekten vazgeçip üretmeye başladığımızda sanırım.
Toplumsal ölebilmeyi öğrendiğimizde...
bahçesini özleyen kız

*...ve sonunda yenik düştü bulutlar yağmura

*...ve yavaş yavaş uyanırken şehir

ama hâlâ uyuyorken insanlar

*...ve yarın

yarın güneş doğacak mı acaba

bahçesini özleyen kız

28 Ağustos 2009 Cuma











kar beyazını seçiyorum / senin için


binlerce kuş iner göklerden / sarsıla sarsıla / seyredersiniz
***yaşamak bir keyiftir
***



yağmurda vals

sevdakâr çelik _şiiri_ yağmurda vals
birdenbire bir ses düştü odana,
......... çisil çisil / kelebek kanatlı...
gözlerine yıldızlar üşüştü
kulak kesildin
........... sevindin / şaşırdın daha çok
gün içinde yeni bir güne uyanmış gibi dingin
arılandın durulandın birdenbire

el ele tutuştun çocukluğunla
içinde bir düğün telaşı / coşkusu, şamatası...

hep böyle olur / fark etmesen de
öyle ki /
elindeki kitap düştü
kesti soluğunu / ocaktaki çaydanlık fokurtusu

sevgiliyi bekler gibi / koştun sevinçle...
.........kaçamak bir bakış yeterliydi / süzüldün pencereye,
içinde / zapt edilmez çağlayan gümbürtüsü...

okyanusu geçercesine geçmek istedin sokaklardan...
...................... saçların ıslanmak telaşında...

önce yüreğin / bedenin ardından,
............... ayakların geçti eşikten...

pencerene yağmur yağıyordu
hayır.!. /
........... yağmur seni dansa çağırıyordu.

................................ sevdakâr çelik

27.11.2oo8

Üşüyorum

Hasret ağır bastı üstüme

Oynuyor yerinden köşe taşlarım

Öyle bir gariplik sardı ki yüreğimi

Dokunsalar boşanacak gözyaşlarım


Abbas Sayar

konuşan fotoğraflar...











24 Ağustos 2009 Pazartesi

konuşan fotoğraflar...









unutsam... / kapayınca gözlerimi / acı veren ne varsa



damlalar siler mi izlerini


düşlerine beni de al çocuk/ yelken açalım / bilinmeyen bir ummana...

23 Ağustos 2009 Pazar

zaman
git geriye

gözleri güneş bir çocuk

bürünmeden gecenin rengine

son olsun karanlıkları yüreğinin

bahçesini özleyen kız



hüzünleri saklar siyah

mavide kelebek kanatlar

açık mavi bir deniz

sarı güneşi fısıldar

şiirdir kırmızı

bazen sakin / bazen coşkun bir ırmak

bahçesini özleyen kız

tenha bir zamandan...

damlar / yıldızlar ebruli gecelerinden
aydınlık sabahlarına / dal yaprağına gülümser
uç verir / duru serinliğinde nazlı bir rüzgâr
taşır gamzesini dağılmış bir çocuk yüzüne
revnakası akseder saçlarının buklesine/ ötesinden / bir mevsimin /
açmaz çiçek
hissetmezse ellerini / güneşin
ah o gecelere sığmayan efsuni şiirler
ah o munis gülüşlere taşınan sevinçler
yazılmış öncesinden saydam bir anın
kaçıp gitmek var / ah / sıfatsız /
mavi anaforun atlas serüvenine
bahçesini özleyen kız

22 Ağustos 2009 Cumartesi

YILDIZMIŞIZ...

gecelerden bir geceydi,
yıldızlardan bir yıldıza
bakıyordum,
“ne kadar uzaksın?”

“duydum”
dedi,
“fısıldayan gözlerini,
bana çok yakınsın!”

gecelerden bir geceydi,
gökteydi kaykayıyla bir yıldız
uyandım ki;
yüreğimde apansız!
Aziz Yavuzdoğan

EN GÜZEL

En güzel deniz : henüz gidilmemiş olandır.
En güzel çocuk : henüz büyümedi.
En güzel günlerimiz : henüz yaşamadıklarımız.
Ve sana söylemek istediğim en güzel söz :
henüz söylememiş olduğum sözdür...
Nazım Hikmet Ran

21 Ağustos 2009 Cuma


ŞİİRE TUTUNMAK

Yok başka hiçbir umarın
En granit kayanın en ortasında
Balta girmemiş karanlıklarında kıpırtısız
Ya ölmektir kurtuluşun,
Ya da şiir tutunmak.

O en gergin tele şöyle bir dokun
Son tınıyla tel kopsun
Ayak sesleri duyulsun ölümün
Her yanın, her yönün çıkmaz
Nereye baksan yok
Hiç bile herşey sayılır o bulunduğun yerde
Kurtarırsa kurtarır ancak
Yine şiire tutunmak...
Aziz Nesin

LAVİNİA


Sana gitme demeyeceğim.

Üşüyorsun ceketimi al.
Günün en güzel saatleri bunlar.
Yanımda kal.

Sana gitme demeyeceğim.
Gene de sen bilirsin.
Yalanlar istiyorsan, yalanlar söyleyeyim,
İncinirsin..

Sana gitme demeyeceğim,
Ama gitme, Lavinia.
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme, Lavinia...
Özdemir Asaf

Anladım

Öyle bir hayat yaşıyorum ki,
Cenneti de gördüm cehennemi de.
Öyle bir aşk yaşadım ki,
tutkuyu da gördüm, pes etmeyi de.
Bazıları seyrederken hayatı en önden,
Kendime bir sahne buldum oynadım.
Öyle bir rol vermişler ki
Okudum, okudum, anlamadım.
Kendi kendimle konuştum bazen evimde.
Hem kızdım hem güldüm halime.
Sonra dedim ki "Söz ver kendine."
Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin.
Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin
Uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin
Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredersin
Öyle bir hayat yaşadım ki, son yolculukları erken tanıdım.
Öyle çok değerliymiş ki zaman
Hep acele etmem bundan, anladım...
(Nietzsche'nin sevgilisi Salome'ye gönderdiği mektuptan bir bölüm)

Günlükten...

"Eğer yaşamak için çok kısa bir zamanım kalsaydı, hemen gerçekten sevdiğim insanları arar ve onları ne kadar sevdiğimi bildiklerinden emin olmak isterdim. Sonra benim için en çok anlam taşıyan plakları çalar, en sevdiğim şarkıları söylerdim.
Mavi gökyüzüne bakar ve o ılık gün ışığını hissederdim. Ay'a ve yıldızlara ne kadar hoş ve güzel olduklarını söylerdim. Sahip olduğum bütün küçük şeylere, giysilerime, kitaplarıma ve eşyalarıma veda ederdim. Sonra Tanrı'ya verdiği bu büyük yaşam hediyesi için teşekkür eder, onun kollarında gözlerimi kapatırdım."

Bir üniversiteli kızın günlüğünden

O SÖZLER Kİ

o sözler ki acıdır
mapusane avlularında
demirli kırbaçlar gibi şaklar
o sözler ki sırasında
çiçek açmış bir nar ağacıdır
dağ ufkuna vuran deniz aydınlığı
sırasında gizemli bıçaklar
o sözler ki
imgelem sonsuzluğunun
ateşten gülüdürler
kelebek çarpıntılarıyla doğarlar ölürler
o sözler ki kalbimizin üstünde
dolu bir tabanca gibi
ölüp ölesiye taşırız
o sözler ki bir kere çıkmıştır ağzımızdan
uğrunda asılırız
Attilla İlhan

15 Ağustos 2009 Cumartesi

beyaz glayör / dostluk...

günü bitirdiğinizde

uzanıp uyuyabiliyorsanız durgun sakin
dostlarınız çekip gitmiyorsa yanıbaşınızdan
bir çocuğu okşayıp sevindiriyorsanız
çiçekler sofranıza renk katıyorsa her mevsimde



bir müzik sesi sizi alıp götürüyorsa uzaklara

şiir dizeleriyle duygulanıp hüzünleniyorsanız



ve mutlu edebiliyorsanız etrafınızdakileri

sevmeye izin verdiğiniz içindir kendinize
bahçesini özleyen kız

sana...

dört mevsim çiçek açar dünyamda

sen

beşinci mevsimsin bana

hergün

ışıltılı bir sevinç

duru bir sabah

taze kansın

coşkularıma

bahçesini özleyen kız

14 Ağustos 2009 Cuma

bir avuç renk ...

çiçekler içinde dünya
her bir yaprağında ayrı bir ahenk
kondu kelebek narin kanatlarıyla
biraz da ürkek
izi kaldı kanadında
renk renk
bahçesini özleyen kız

yaşamın kokusu ...

su
hava
toprak
güneş

5 Ağustos 2009 Çarşamba

GÜLCELER...


Sen büyüdüğün vakit çocuğum,
Yine çiçekler açacak dallarda.
Dallarda açan çiçekler gibi,
Yine çocuklar uyuyacak masallarda.
Fazıl Hüsnü Dağlarca

PİCASSO

RÖPRODÜKSİYON ÇALIŞMA-KÜBRA ÜSTÜN

4 Ağustos 2009 Salı

OLSUN

sen bir bahar çığlığında gittin / buradan
ışıklar kararmış oldu /... beyhude
mumlar yasa durdu.

olsun...
canın sağolsun.!.
nasıl olsa bir kuş konar omzuma.

sen bir bulut hışırtısıyla gittin / aniden
yağmurlar yağmamış oldu / ... boşuna
sular yasa durdu.

olsun...
canın sağ olsun.!.
nasıl olsa bir damla gözyaşı düşer toprağa.

sözünün bir yerinde
bir ıslık çınladı,
bakışının bir yerinde
bir zülfikâr pırıltısı...
baştanbaşa ve ansızın yandı çukurova /... münasiptir
torslar isyana / umarsızlık yasa durdu.

olsun...
canın sağ olsun.!..
nasıl olsa / bir hasret yangını düşer yüreğine.
Sevdakâr Çelik

Yaşamı fotoğraflamak

Yılda binden fazla fotoğraf çeken, fotoğraf sanatçısı David Leek'e yakın bir dostu: "Fotoğraf makineni sürekli yanında taşımanı anlıyorum. Önemli bir olayla karşılaşırsan bunları
fotoğraflayıp basına satarak yüksek miktarda paralar kazanmak istiyorsun ," der.

Dostunun bu yorumuna David Leek şu cevabı verir:

"Benim fotoğraf çekmedeki amacım yaşamı daha iyi gözlemleyebilmek içindir. Makinemi hep yanımda taşıyorum ki bu hayata karşı hep uyanık olmamı sağlıyor. Eğer dikkat etmeseydim, tembelleşir ve şeftali ağacımızdaki yeni çiçekleri ya da taraçamda yaşayan bir kertenkelenin renklerini fark edemeyebilirdim."

Acılar ve huzur

Acınız, anlayışınızı kaplayan kabuğun kırılmasıdır.
Nasıl ki, bir meyvenin yüreğinin güneşi görebilmesi için kabuğunun çatlaması gerekir, acı sizin için de öyledir.
Tıpkı tarlalarınızdan geçip giden mevsimler gibi, yüreğinizin mevsimlerini de kabul edebilseydiniz, pişmanlık ve üzüntülerinizin kışında çevrenize huzur içinde bakabilirdiniz.

Halil Cibran

2 Ağustos 2009 Pazar

SEN / ... SEN OL.!.

çık gökyüzüne /seyr ü sefer eyle akl'ile,
es geçme yeryüzünü / çarmıhlardan geç / nesimî ol.
gölgesiz bir yaşam düşle,
çöz sırrını evrenin
diyojen safında dur / her "dem"de hayyam ol.!.
dağlarla cenk etmek bana düşsün /
sen bana "şirin" gözük / çölümde leyla ol.!.
çok koştum,
çok yoruldum
nedense yoksun /
gözlerim senin olsun / sen bana rüya ol.!.
................ *sevdakâr çelik

soyut penceremden/

saydam bir el dağıtırdı saçlarımı / yıldızlı yaz gecelerinde...
bahçesini özleyen kız

ışıltılarım




yıldızlar gibi parlak





hergün tebessüm eder gökyüzünden
ışıltılı bir çift göz


çiçekler gibi rengârenk

bir şarkı gibi melodik
güneş gibi sıcacık


çağdaş bir türkü çekiyor beni
mistik bir edayla

bahçesini özleyen kız

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...