yıldızlar akmalıydı avuçlarıma
yanağımı okşamalıydı ılık bir rüzgâr
bir nota düşmeliydi şarkılardan
tebessümlü
rengârenk dolmalıydı bakışlarıma bahar
kulağımda
hiç eskimeyen bir ses
tenimde
geceye gizlenmiş bir nefes
bahçesini özleyen kız
"sevmek" dedim. "yoluna ölmek" dedi.
"yol" dedim.
alıp başını gitmek dedi.
"gitmek" dedim.
Bir "ahh" çekip "dostlardan ayrılmak" dedi.
"dost" dedim.
Durdu. Bana baktı. "dost" diye mırıldandı.
"yüreğime nasıl koysam bilemediğim" dedi.
"yürek" dedim.
"dünyaları içine sığdıramadığım" dedi.
***** "yol" dedim.
alıp başını gitmek dedi.
"gitmek" dedim.
Bir "ahh" çekip "dostlardan ayrılmak" dedi.
"dost" dedim.
Durdu. Bana baktı. "dost" diye mırıldandı.
"yüreğime nasıl koysam bilemediğim" dedi.
"yürek" dedim.
"dünyaları içine sığdıramadığım" dedi.
Karamsar olmak zor değil,
zor olan çılgın bir fırtınadan sonra
gökkuşağı gibi gülümseyebilmektir...
Kucaklamaya kollarının yetmeyeceği bir ağaç,
bir tohumla başlar;
En uzun yolculuklar, bir adımla başlar;
Gerçek sevgiler ise bir tebessümle başlar...
Annem her fırsatta çocuklarına
güneşe doğru zıplamalarını öğütlerdi.
Güneşe ulaşamazdık ama
hiç olmazsa ayaklarımız yerden kesilirdi./ Z.N.Hurtson
***
Seviyorum seni ekmegi tuza banıp yer gibi
geceleyin ateşler içinde uyanarak
ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi,
ağır posta paketini, neyin nesi belirsiz,
telâşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi,
seviyorum seni denizi uçakla ilk defa geçer gibi.
İstanbul'da yumuşacık kararırken ortalık
içimde kımıldanan bir şeyler gibi,
seviyorum seni "Yaşıyoruz çok şükür!' der gibi.
27 Ağustos 1960 
geceleyin ateşler içinde uyanarak
ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi,
ağır posta paketini, neyin nesi belirsiz,
telâşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi,
seviyorum seni denizi uçakla ilk defa geçer gibi.
İstanbul'da yumuşacık kararırken ortalık
içimde kımıldanan bir şeyler gibi,
seviyorum seni "Yaşıyoruz çok şükür!' der gibi.

Gün iyiden iyiye ışıdı artık,
tortusu dibe çöken bir su gibi duruldu, berraklaştı ortalık.
Sevgilim, sanki seninle yüz yüze geldim birdenbire :
aydınlık, alabildiğine aydınlık...
*****
yağmur yağsa ben ağlasam

öylece kalıyorum yağmurun tam ortasında
ince ince sızıyor tenime kokusu / toprağın
bir mevsimden / ki
buğulu
sevinçler dolduruyorum bakışlarıma
düşünüp
bir dolu geceye taşınır hayallerim / gözlerim nemli
nereye baksam
sen
günden güne büyüyüp
***
kadife bulutlara yöneliyorum / dağılan uykularımdan
gülümseyişin / bir ışık
doğar
süzülüp
***
sussam
yüreğim susmaz
sözcükler çoğalır
gözyaşlarımla dökülüp dökülüp
ağlasam…ağlasam…
yağmur yağsa
ben ağlasam
karışmasam hüzünlere
üzülüp…
03. 12. 2009
ferda balkaya çetin
fotograf : erdem uysal
***
ah istanbul
gözlerim okşanmak ister dört mevsim masalında
özlerim /özler gibi sevgiliyi hasretle
billur gecelerinden sığarsın düşlerime de
sığmazsın yüreğime
ferda balkaya çetin
ferda balkaya çetin
****
gök, bulut, su
senin bardağına koyduğum su
o suyun rengi başkadır
tut ki ığdır düzlerinde bir çadır
sivas yöresinden bir ölüm
ya da kaçak bir bitlis cigarası
çünkü o göğün ve bulutun
birlikte uykusudur
o suyun rengi başkadır
tut ki ığdır düzlerinde bir çadır
sivas yöresinden bir ölüm
ya da kaçak bir bitlis cigarası
çünkü o göğün ve bulutun
birlikte uykusudur
seni ilk haziranda görmüştüm
şapka giymemiştin çünkü yazdı
zaten hiç giymezdin belki de
kimin dünyayı görecek hali vardı oysa
sokaklar mavilik demetleri şunlar bunlar
şunlar bunlar diyorsam unutulmaz şeylerdi ha
örneğin çiçekti her şeyin ilk yarısı
ellerim ceplerime gitti durup dururken
yani herkesin aşk aşk dediği buysa
şapka giymemiştin çünkü yazdı
zaten hiç giymezdin belki de
kimin dünyayı görecek hali vardı oysa
sokaklar mavilik demetleri şunlar bunlar
şunlar bunlar diyorsam unutulmaz şeylerdi ha
örneğin çiçekti her şeyin ilk yarısı
ellerim ceplerime gitti durup dururken
yani herkesin aşk aşk dediği buysa
şarkı bile söyleyebilirdim bir tavanarasında
çocuk gözlerindeki şaşkınlığı tadarak
yani ancak günlerce koşarsam duyabilirdim
aramızda ne varsa
kıyıya bile inerdim anlıyor musun bir cuma günü
kıyıya inmeden hiç alışkın olmadan
bütün kurda kuşa börtü böceğe bir bir bakarak
şimdi senin bardağına koyduğum su var ya
bu suyun rengi başkadır
çocuk gözlerindeki şaşkınlığı tadarak
yani ancak günlerce koşarsam duyabilirdim
aramızda ne varsa
kıyıya bile inerdim anlıyor musun bir cuma günü
kıyıya inmeden hiç alışkın olmadan
bütün kurda kuşa börtü böceğe bir bir bakarak
şimdi senin bardağına koyduğum su var ya
bu suyun rengi başkadır
ben ne soğuk demirciyim ne terzi kalfası
ne marangoz ne bir gemi tayfası
istedim olamadım o başka
yani ne bulut ne gök ne çadır ve ölüm
ellerimin rengi biraz kırmızı da
galiba ondan
Turgut Uyar ne marangoz ne bir gemi tayfası
istedim olamadım o başka
yani ne bulut ne gök ne çadır ve ölüm
ellerimin rengi biraz kırmızı da
galiba ondan
sızıyla gelen...
yaşamı solurum her sabah derinliğinden / eşsiz
şiirsel bir değişim ruhumda / sessiz
arınıp bir çırpıda acılarından evrenin
büyüyen sevdamla gün be gün / gösterişsiz...
***
***
karışsam da bazen dipsiz karanlıklara binlerce sesle
sarar ay'ın pırıltısı / bir dizi yalnızlığımı / özlemle
biter ayrılıklarım aydınlık gelişinden / gece yarısı
ulaşır coşkusu kırmızı ufkundan denizin / vaktinden önce...
***
***
varsın en içlisinden yazılsın şiirlerim karışsın yağmurlara
nedir kalacak olan geriye benden sonra
usulca silecek izlerimi oysa güçlü elleriyle zaman
ya da ölümsüzleştirip taşıyacak beni en güzel baharlara...
bahçesini özleyen kız
ey dokundukça somutlaşan şiirim
ruhumun dehlizlerindeki bahar
kimbilir daha kaç yıl hüküm süreceksin
gövdesinde umudun...
bahçesini özleyen kız
***
"F erda senin; senin bu teceddüt, bu inkilâb..."
E bedi bir yolculuktan sesleniyor sanki bana usta şair
"R azı olur musun, taşa tutsun şu serseri?"
"D urmak zamanı geçti, çalışmak zamanıdır."
A nlıyorum durmak yok, çok çalışmanın zamanı şimdi...
***
bu gece ay yoktu / yıldızlar da...
soluksuz koşarken ikindileri bir hüzündür iner...
ferda balkaya çetin
***

yüreğime doğru ayak sesleri
yerleşir yüreğime vakitsiz med- cezirlersoluksuz koşarken ikindileri bir hüzündür iner...
ferda balkaya çetin
***
Bizi güçlü yapan yediklerimiz değil, hazmettiklerimizdir. Bizi zengin yapan kazandıklarımız değil, muhafaza ettiklerimizdir. Bizi bilgili yapan okuduklarımız değil, kafamıza yerleştirdiklerimizdir.
Francis Bacon
****
mutlu yıllar!..

tıklayınız!..
***
***
Mutlu Yıllar
Bugün dünyayı istediğin bir renge boya
Rengârenk batan günü al karşına
Bir renk de kendinden kat
Çocuklar gibi saf, temiz ve berrak
Kapat gözlerini bir hikâye yarat
Vazgeçme hissedilir biraz da sıcaklığını kat
Kalbindeki elleri bırakma sıkıca tut
Çünkü varlıktır sevgiye en güzel kanıt
Yalnızlığın saltanatını sür, sür ama
Birikmiş sevginden herkese bir parça ver
Bir tebrik, bir arama bin umuttur insana
Mutlu yıllar, mutlu yıllar sana .
Rengârenk batan günü al karşına
Bir renk de kendinden kat
Çocuklar gibi saf, temiz ve berrak
Kapat gözlerini bir hikâye yarat
Vazgeçme hissedilir biraz da sıcaklığını kat
Kalbindeki elleri bırakma sıkıca tut
Çünkü varlıktır sevgiye en güzel kanıt
Yalnızlığın saltanatını sür, sür ama
Birikmiş sevginden herkese bir parça ver
Bir tebrik, bir arama bin umuttur insana
Mutlu yıllar, mutlu yıllar sana .
Can Yücel
****
İstiyorum
Rüzgar mı dedim...
İsterim ki saçların dağılsın.
Gece mi dedim..
Hemen düşüncelere dalmalısın.
Aşk der demez
Kalbin hızlı çarpmalı.
Sabah, dememe kalmadan
Uyanmalısın.
Rüzgar mı dedim...
İsterim ki saçların dağılsın.
Gece mi dedim..
Hemen düşüncelere dalmalısın.
Aşk der demez
Kalbin hızlı çarpmalı.
Sabah, dememe kalmadan
Uyanmalısın.
Özdemir Asaf
***
Doğum günü telgrafı
Sen iyi ki doğdun
Ben iyi ki yaşıyorum
Ne güzel şey
Seni hala seviyorum
Aziz Nesin
***
Doğum günü telgrafı
Sen iyi ki doğdun
Ben iyi ki yaşıyorum
Ne güzel şey
Seni hala seviyorum
Aziz Nesin
****
MÜNEVVER'İN DOĞUM GÜNÜ
Yapraklara dallara, yeşillere, allara,
nice nice yıllara gülüm, nice nice yıllara.
Yaprak dala, al yeşile yaraşır,
gayrı bundan böyle vermem seni ellere...
Yapraklara dallara, yeşillere, allara,
nice nice yıllara gülüm, nice nice yıllara.
Yaprak dala, al yeşile yaraşır,
gayrı bundan böyle vermem seni ellere...
Nazım Hikmet