31 Aralık 2009 Perşembe
MÜZİK
Müzik geceyi geceyi
Geliyor, aç pencereyi,
Sersin odana duyu,
Uğultulu halıyı,
O doğup büyüdüğü
İnansal doğayı.
Yürüsün eleyi eleyi
Seviler, buğu-buğu,
Gönlü, anıyı, belleği,
Oğsun duyuyu.
Ne sıcak anlatır seslenmeyi;
Yumuşacık sen demeyi.
Isıtır yorganı, sözü, perdeyi.
Işıtır en karanlık odayı,
Açar kilidi, açıyı, kapıyı,
Kaynatır donmuş suyu,
Doldurur boş tencereyi
Çeker sürgüyü,
Çözer bir-bir her düğmeyi.
Ballandırır peyniri, ekmeği,
Unutturur tabancayı, bıçağı,
Süsler masayı,
Ölümsüz kılar çerçeveyi,
Açar sevilere yatağı
Yeğ kılar saklamaya söylemeyi
Fısıldar sevmeyi, sevilmeyi
Müzik donatır yeri göğü.
ÖZDEMİR ASAF
Umut yaprakları
Öyle bir ilkyaz ol ki korkut yaprakları,
Öyle bir son yaz ol ki tut yaprakları,
Sararıp dökülürken güz rüzgârlarında
Ardında savrulsunlar, unut yaprakları.
Sevinçlerinde onlar vardı, hüzünlerinde onlar
Seninle yeşerdiler, seninle soldular..
Olsunlar senden sonra da umut yaprakları.
Özdemir Asaf
26 Aralık 2009 Cumartesi
şiir...
Gök kuşağının yedi rengini çocuk gülüşlerinde aramaktır.
Sabahımıza umut olan bir dostun büyülü sözleriyle sevgi okyanusunda mavi yolculuğa çıkmaktır.
Şiir,
Kâğıtla kalemin son valsidir.
Duygular senfonisidir.
Ve karışmak,
Gecenin koynundaki masum yalnızlığımızdan çıkıp, gizli güzelliklerin insan kokan kaynağına...
Hayat denen kristal küreyi parçalayıp her gün biraz daha kendimizi yok ederek...
Ve bitmeyen bir umudun, bir sevdanın serüveninde "gece bitmesin" diye düşünürken akşamın hüznüne karışmış bir gecede gözlerimizle noktaladığımız son cümlelerdir...
bahçesini özleyen kız
Sabahımıza umut olan bir dostun büyülü sözleriyle sevgi okyanusunda mavi yolculuğa çıkmaktır.
Şiir,
Kâğıtla kalemin son valsidir.
Duygular senfonisidir.
Ve karışmak,
Gecenin koynundaki masum yalnızlığımızdan çıkıp, gizli güzelliklerin insan kokan kaynağına...
Hayat denen kristal küreyi parçalayıp her gün biraz daha kendimizi yok ederek...
Ve bitmeyen bir umudun, bir sevdanın serüveninde "gece bitmesin" diye düşünürken akşamın hüznüne karışmış bir gecede gözlerimizle noktaladığımız son cümlelerdir...
bahçesini özleyen kız
25 Aralık 2009 Cuma
25 Kasım 2009 Çarşamba
21 Kasım 2009 Cumartesi
18 Kasım 2009 Çarşamba
12 Kasım 2009 Perşembe
10 Kasım 2009 Salı
ATATÜRK'ÜN SEVDİĞİ ŞARKILAR
BÜLBÜLÜM ALTIN KAFESTE
Bülbülüm altın kafeste
Öter aheste aheste
Ötme bülbül yarim haste
Ah neyleyim şu gönlüme
Hasret kaldım sevdiğime
Ben sana dayanamam yarim ben sana aldanamam
Ben sana dayanamam yarim ben sana katlanamam
Bülbülleri har ağlatır
Aşıkları yar ağlatır
Ben feleğe neylemişim
Beni her bahar ağlatır
SENDEKİ KAŞLAR
Sendeki kaşlar bende de olaydı vay
Sendeki kaşlar bende de olaydı vay
Kaşları senden rastığı benden
Ela gözlü küçük hanım da
Ayrılamam ben senden
Sendeki gözler bende de olaydı vay
Gözleri senden sürmesi benden
Ela gözlü küçük hanım da
Ayrılamam ben senden
Sendeki saçlar bende de olaydı vay
Saçları senden tarağı benden
Ela gözlü küçük hanım da
Ayrılamam ben senden
FİNCANI TAŞTAN OYARLAR
Fincanı taştan oyarlar balam oyarlar
İçine bade koyarlar
Sen bize gelme duyarlar balam duyarlar
Sen kimin canısın canı
Sen yine doldur fincanı
Fincanı rafa dizerler balam dizerler
İçine bade süzerler
Sen bize gelme sezerler balam sezerler
Sen kimin canısın canı
Sen yine doldur fincanı
Fincanın dibi düz olur balam düz olur
Sen bize geleme söz olur
Bir kadeh bade az olur balam az olur
Sen kimin canısın canı
Sen yine doldur fincanı
MAYADAĞDAN KALKAN KAZLAR
Maya dağdan kalkan kazlar
Al topuklu beyaz kızlar
Yarimin yüreği sızlar
Eğlenemem aldanamam
Ben bu yerlerde duramam
Vardar ovası Vardar ovası
Kazanamadım sıla parası
Mayadağ’ın yıldızıyım
Ben annemin bir kızıyım
Efendimin sağ gözüyüm
Eğlenemem aldanamam
Ben bu yerlerde duramam
Vardar ovası Vardar ovası
Kazanamadım sıla parası
GÖRMEK
Einstein, izafiyet teorisinden bahsederken, yeni buluşları daima şüphe ile karşılayan bir dinleyici:
"Anlayışım ve mantığım, görmediğim şeyleri asla kabul etmez" demiş.
Einstein gayet sakin bir şekilde şu cevabı vermiş:
"Sözlerinize bir diyeceğim yok efendim. Ama siz de, anlayışınızla mantığınızı şu masanın üzerine koyun da, onlara sahip olup olmadığınızı anlayalım."
"Anlayışım ve mantığım, görmediğim şeyleri asla kabul etmez" demiş.
Einstein gayet sakin bir şekilde şu cevabı vermiş:
"Sözlerinize bir diyeceğim yok efendim. Ama siz de, anlayışınızla mantığınızı şu masanın üzerine koyun da, onlara sahip olup olmadığınızı anlayalım."
9 Kasım 2009 Pazartesi
bir şarkı...
Bir kızıl goncaya benzer dudağın
Açılan tek gülüsün sen bu bağın
Kurulur kalplere sevgi otağın
Kimbilir hangi gönüldür durağın
Açılan tek gülüsün sen bu bağın
Kurulur kalplere sevgi otağın
Kimbilir hangi gönüldür durağın
Kimi ateş ile yaktın beni der
Kimi billur yanağından söz eder
Kimbilir hangi gönüldür durağın
***pembe hayaller*******************************************
*************************************************************************
**********************************************************************************
SERENAD
Sen benim derimden çok daha benimsin. Seni ararken
İçimde, damarlarımda, kanımda, ışıkla örülmüş
Gizemli dokularımda sendin bulduğum. Sanki kandın sen
Taştın, azıktın.
Bense dışında kaldım aklın, çılgınlığın, giysilerin,
Eski bir karanlık ve ormanlar soyundan geliyorum,
Ama tıpkı bir kuyudaymış gibi iki büklüm girip
Kör bir adam gibi el yordamıyla
Yolumu bulmaya çalışırken topraklarımda,
Adımlarıma yön verecek parmaklıklar yoksa da
Vardır senin gülünün büyümesi evimde
İçimde büyümeyi sürdürüyorsun,
Köklerin çok derinde
Yapraklarında parmak uçlarımı yakmadan
Gözlerine dokunmam olanaksız
Susuzluğumda bedeninin yangınları tutuşur
Kurar yüzünün yaprakları yokluğunu
"Kim var orada, kim var orada?" diye sorarım
sanki gecenin
Geç saatlerinde
Birisi kapımı çalmış gibi
Bir de bakarım ki boşluğun ortasında rüzgârdan başka bir şey yoktur
Sulardan, ağaçlardan, gündüzleyin yaktığımız
Ateşlerden sönmeye yüz tutmuş
Sanki hiçbirşey yokmuş da
Var olan her şey oradaymış gibi
Adsız, yaşam gibi belirsiz
Filizlenen bitkiler ve çamur gibi bulanık,
Gözlerimi kapar kapamaz uyanırsın canevimde
Ben toprağa uzanınca doğarsın uçuşan tozlar gibi,
Yatağını aşındıran nehir
Birbirine dolanmış çıplak ağaç köklerini koruyarak büyürse
Sen de onlar gibi büyürsün bende
Pablo Neruda
1 Kasım 2009 Pazar
31 Ekim 2009 Cumartesi
HAİKULAR
Hiçbirşey olmamış gibi
durur gök
o ince çizgi gidince.
***
Aysız akşamlara doğru
günboyu, öyle susarsınız.
***
Deniz de durdu:
dalgalar artık bilmiyor
nereden, o.
***
Kapanan güneşin altında
dipleri kara bulutlar;
Güz.
***
Yeni bir sayfa
ancak bir eskisi dolunca
açılır.
***
Deniz pırıltı dolu
ama içim sessiz, ıssız -
yoksun...
ORUÇ ARUOBA
25 Ekim 2009 Pazar
uykuya dalmak değil, hayallere dalmak...
Çıtır çıtır ses çıkartarak yanan bir sobanın üzerindeki sıcacık bir çayın verdiği mutluluktan söz etmek ne
kadar güzel!
Hele ki bu muhabbeti çok sevdiğiniz bir dostunuzla, arkadaşınızla yapıyorsanız...
bahçesini özleyen kız
20 Ekim 2009 Salı
Mutluluğu: "Her yeni günün ışıltısını ve umut dolu yarınlarını düşleyerek, sevdiklerimizin sevgisini tanıyarak, tüm insanların sevgi ve dostluğunu hissederek attığımız her adımın, başarımıza bir armağan olarak beynimize ve yüreğimize geri dönüşümü" diye tanımlıyorum.
Yaşamı besleyen sevgimiz olduğu sürece, yağmurdan sonraki bereketli toprak kokusunu farklı bakışlarda ama yürekli, her seferinde hissedeceğimiz kesin...
bahçesini özleyen kız
14 Ekim 2009 Çarşamba
ADIM SONBAHAR
nasıl iş bu
her yanına çiçek yağmış
erik ağacının
ışık içinde yüzüyor
neresinden baksan
gözlerin kamaşır
oysa ben akşam olmuşum
yapraklarım dökülüyor
usul usul
adım sonbahar
attila ilhan
her yanına çiçek yağmış
erik ağacının
ışık içinde yüzüyor
neresinden baksan
gözlerin kamaşır
oysa ben akşam olmuşum
yapraklarım dökülüyor
usul usul
adım sonbahar
attila ilhan
11 Ekim 2009 Pazar
adımla nasıl berabersem
hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
bir dakika bile çıkmıyorsun aklımdan
koşar gibi yürüyüşün
karanlıkta bir ışık gibi aydınlık gülüşün
hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
uzak uzak yıldızlarla çevrilmiş kainatın
karanlık boşluklarında akıp giderken zaman
adımla nasıl berabersem öylece beraberiz
seninle her saat seninle her dakika seninle her saniye
gönlümüz mutluluğa inanmış olmanın gururuyla rahat
koltuğumuzun altında birer dinamit gibi kellemiz
ve sonra her zaman her ölümlüye
aynı şartlar altında kısmet olmıyan
gerçekleri görmenin aydınlığı alınlarımızda
hacet yok hatırlatmasına seni hatıraların
sen bana kalbim kadar elim kadar yakınsın
ATTİLA İLHAN
10 Ekim 2009 Cumartesi
Başarılı Gençler
Beethoven, ilk eserini 13 yaşında iken besteledi.
Klasik Batı müziğinin önde gelen isimlerinden Wolfgang Amadeus Mozart, konser vermeye başladığında sadece 6 yaşındaydı. "Saraydan Kız Kaçırma" adlı ünlü bestesini ise 25 yaşında tamamladı.
Makedonya Kralı Büyük İskender, Gordion Savaşı'nı kazandığında 17 yaşındaydı.
Isaac Newton, yerçekimi kanununu keşfettiği zaman 24 yaşındaydı.
Sultan İkinci Mehmet, kendisine Fatih unvanını kazandıran, yeni bir çağın başlamasına neden olan İstanbul'un keşfini gerçekleştirdiğinde 21 yaşında bulunuyordu.
Klasik Batı müziğinin önde gelen isimlerinden Wolfgang Amadeus Mozart, konser vermeye başladığında sadece 6 yaşındaydı. "Saraydan Kız Kaçırma" adlı ünlü bestesini ise 25 yaşında tamamladı.
Makedonya Kralı Büyük İskender, Gordion Savaşı'nı kazandığında 17 yaşındaydı.
Isaac Newton, yerçekimi kanununu keşfettiği zaman 24 yaşındaydı.
Sultan İkinci Mehmet, kendisine Fatih unvanını kazandıran, yeni bir çağın başlamasına neden olan İstanbul'un keşfini gerçekleştirdiğinde 21 yaşında bulunuyordu.
9 Ekim 2009 Cuma
6 Ekim 2009 Salı
İSTANBUL'U DİNLİYORUM
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı
Önce hafiften bir rüzgar esiyor;
Yavaş yavaş sallanıyor
Yapraklar ağaçlarda;
Uzaklarda, çok uzaklarda,
Sucuların hiç durmayan çıngırakları
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
***
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Kuşlar geçiyor, derken;
Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık.
Ağlar çekiliyor dalyanlarda;
Bir kadının suya değiyor ayakları;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
***
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Serin serin Kapalıçarşı
Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa
Güvercin dolu avlular
Çekiç sesleri geliyor doklardan
Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
***
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Başımda eski alemlerin sarhoşluğu
Loş kayıkhaneleriyle bir yalı;
Dinmiş lodosların uğultusu içinde
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
***
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir yosma geçiyor kaldırımdan;
Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar.
Bir şey düşüyor elinden yere;
Bir gül olmalı;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı.
***
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
Bir kuş çırpınıyor eteklerinde;
Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum;
Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum;
Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından
Kalbinin vuruşundan anlıyorum;
İstanbul'u dinliyorum.
Orhan Veli Kanık
30 Eylül 2009 Çarşamba
29 Eylül 2009 Salı
Bu öykü HERKES, HERHANGİ BİRİ ve HİÇ KİMSE adlarında dört kişi ile ilgilidir.
Yapılması gereken önemli bir iş vardı ve herkes bu işi BİRİSİ'nin yapacağından emindi.
BİRİSİ bu duruma çok sinirlendi.
HERKES işi HERHANGİ BİRİ'nin yapabileceğini düşünüyordu.
Fakat HERKES'in o işi yapamayacağını HİÇ KİMSE anlamamıştı.
Sonuçta HERHANGİ BİRİ'nin yapabileceği bu işi HİÇ KİMSE yapmadığından HERKES, BİRİSİNİ suçladı.
Yiba Glass
Yapılması gereken önemli bir iş vardı ve herkes bu işi BİRİSİ'nin yapacağından emindi.
BİRİSİ bu duruma çok sinirlendi.
HERKES işi HERHANGİ BİRİ'nin yapabileceğini düşünüyordu.
Fakat HERKES'in o işi yapamayacağını HİÇ KİMSE anlamamıştı.
Sonuçta HERHANGİ BİRİ'nin yapabileceği bu işi HİÇ KİMSE yapmadığından HERKES, BİRİSİNİ suçladı.
Yiba Glass
28 Eylül 2009 Pazartesi
prensesim büyüdü ve gitti...

gözyaşlarım değildi
yüreğim değildi
bedenimdi / ayrılırken
sende kalan...
alışırım belki zamanla yokluğuna
nelere alışmıyor ki insan...
bahçesini özleyen kız
18 Eylül 2009 Cuma
Piyanisti vurmayın lütfen
Amerika'nın Colorado eyaletinde 19.yüzyılda madencilerin gittiği bir dans salonunda şu tabela asılıymış:
"Piyanisti vurmayın lütfen, o elinden geleni yapıyor."
"Piyanisti vurmayın lütfen, o elinden geleni yapıyor."
Ahmet Hamdi Tanpınar'dan...
Ne içindeyim zamanın
Ne de büsbütün dışında
Yekpâre, geniş bir anın
Parçalanmaz akışında
17 Eylül 2009 Perşembe
2 Eylül 2009 Çarşamba
konuşan fotoğraflar...



******************************************************************
*********************************************************************************
****************************************************************************************
*************************************

****************************************************************************************
*************************************
****************************
*******************
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)