ey can!..
biz nasıl istersek hayat bize onu sunar...


31 Mart 2009 Salı

HOŞGELDİN BAHAR!



mutluluk içinde günün tüm saatleri






çiçekler açmış ne güzel bir gün



içimizde buram buram bir sevda



çok uzak bir ülke hem de çok uzak
gözlerin derinliğince kimsenin bilmediği






içimde kırlara koşup yuvarlanmak duygusu
doğayla iç içe işte özgürlük bu
kıpır kıpır şarkılar söylüyorum
saçlarımda taze bahar kokusu




rengârenk çiçekler içinde dünya
merhaba diyorum her yabancıya
kanat çırpsın kelebekler uçsun arılar
toprak uyanıyor gülümsedikçe suya

bahçesini özleyen kız

İçimizdeki Mevsimin Adıdır Bahar

Doğadaki büyülü kıpırtıların, coşkuların, sımsıcacık sevgilerin adıdır bahar.
Toprağın uyandığı, umutların çoğaldığı, duyguların yoğun olarak yaşandığı mevsimdir bahar.
Kış mevsiminin kasvetiyle boğulan, yalnızlaşan ruhumuz, bizi bizden ötelere taşıyan bahar sevinciyle çiçek açıyor dal uçlarında.
Gökyüzünün değişen rengiyle değişen bakışlarımız, bahardaki uyanışla birlikte içimizde büyüyen bir özlemi fısıldıyor kır çiçeklerine; mutluluğu.
Adını bahar koyduğumuz...
Toprağın derinliklerinde saklı tohumlar çıkıyor gün yüzüne güneşe selam vererek.
İçimize doğuyor sabahın ilk ışıkları, bahara özgü sonsuz bir iyimserlik ve yenilenme isteği ile.
Ve hayallerimiz...
Güçlü bir sevgiden, inançtan doğan hayallerimiz.
Renkleridir iç dünyamızın.
Şimdi daha bir zengin, daha bir cesur.
Ele geçiriyor ruhumuzu, esir alıyor.
***
Sessiz sedasız gelir güneyden kuşlar. Çoğalırlar kanat kanat. Bize bahar sevinci tattırır cıvıltıları, çok sesli bir müzik hissinde.
Durur zaman sabah serinliğinde.
Bir Orhan Veli şiiri çağrıştırır. Seslenir şair ta ötelerden :

"Tüyden hafif olurum böyle sabahlar
Karşı damda bir güneş parçası
İçimde kuş cıvıltıları, şarkılar
Bağıra çağıra düşerim yollara
Döner durur başım havalarda."

Her bir hücremizde sonsuz bir enerji, bir heyecan.
Evrende muhteşem bir canlılık.
Kaçınılmaz.
İşte böyle bir mevsim bahar.
***
Bir dost sevecenliğinde gülümsüyor güneş, rengârenk manzaralar çiziyor ufukta. Koşmak istiyorum ağaçların, kelebeklerin arasına bir meltem esişiyle.
Dursun zaman. Bir an, bir gün, bir yerde.
Bu mevsimde.
***
Merhaba bahar!
Sevinçlerimle,
Mutluluklarımla,
Hayallerimle,
Adını koyamadıklarımla merhaba!
Damarlarıma pompaladığın taze kanla kucaklıyorum seni...


bahçesini özleyen kız

30 Mart 2009 Pazartesi

mavilere bürünmek, çocuk gözlerinden...

denizler mavi




gözlerin mavi




gökyüzü mavi

çiçekler mavi






maviler içinde bir mutlu kelebek ...





bahçesini özleyen kız

29 Mart 2009 Pazar

her acı iz, bir sızıdır yüreğimde...

durdursam zamanı ellerimle

ve silsem içinden

her damlada yüreğime iz bırakan ne varsa...


bahçesini özleyen kız

selamlar bırak geçtiğin yerlere...

sen uçarken özgürlüğüne

sevinmelerle

yıldızlar dans eder gökyüzünde...



bahçesini özleyen kız

bir garip mutluluktur...

bir sarı hüzün
bir yeşil bahar
içime yerleşir
kızıl akşamlar

bahçesini özleyen kız

eşsiz bir gülüş süsler bakışlarımı...

sen
gülümsedikçe
çocuk
dağılır tüm hüzünlerim...

bahçesini özleyen kız

kelebek kanatlarım...



uçar gelirdim sevinçlerimle
en derin uykularımın içinden süzülerek
ah bilseydim...

bahçesini özleyen kız

28 Mart 2009 Cumartesi

şiir / im

şiirim
ben biraz da sana benzerim
büyütür sözcüklerim beni /sende
yüzüm geceye karışır
sesim sessizliğe
ben sana gizlenirim gözlerimin renginde

ben biraz da sana benzerim

her gizlenişim bir sır
aşılamamış bir yolun kıyısına
düşer asırlık çınarın gölgesi
ürkek bir kuş olurum
kesilir nefesim

işte yüreğim
işte sözcüklerim
şiirim
ne kadar gizlersen gizle kendini
ben biraz da sana benzerim

bahçesini özleyen kız

MERHABA


Merhaba yeni gelen gün
Gökyüzünde beliren aydınlık
Denize çivit mavisi
Merhaba yaşama gücüm.

Sabahattin Kudret Aksal

26 Mart 2009 Perşembe

FERDA


- Bugünün gençlerine -

Ferda senin; senin bu teceddüd, bu inkılâb...
Her şey senin değil mi ki zâten?.. Sen, ey şebâb,
Ey çehre-i behîc-i ümîd, işte ma'kesin
Karşında: Bir semâ-yi seher, sâf ü bî-sehâb,
Âğuş-i lerzedârı açık, bekliyor., şitâb!
Ey fecr-i hande-zâd-ı hayât, işte herkesin
Enzârı sende; sen ki hayâtın ümidisin,
Alnında bir sitâre-i nev, yok, bir âftâb,
Sönsün mûebbeden.
Sönsün müebbeden o cehennem; senin bugün
Cennet kadar güzel vatanın var, şu gördüğün
Zümrüt bakışlı, inci şetaretli kızcağız
Kimdir bilir misin? Vatanın... Şimdi saygısız
Bir göz bu nazlı çehreye - Allah esirgesin –
Kem bir nazarla baksa tahammül eder misin?
İster misin, şu ak sakalın pâk ü muhteşem
Pîşâni-i vakaarına, bir kirli el demem,
Hattâ yabancı bir el uzansın? Şu makberi,
Razı olur musun, taşa tutsun şu serseri?
Elbet hayır; o makber, o pîşâni-i vakur
Kudsî birer misâl-i vatandır... Vatan gayur
İnsanların omuzları üstünde yükselir.
Gençler, bütün ümmid-i vatan şimdi sizdedir:
Her şey sizin, vatan da sizin, her şeref sizin;
Lâkin unutmayın ki zaman tünd-ü mutmain
Bir hatve-i samût ile ta'kîb eder bizi.
Önden koşan, fakat yine dikkatle her izi
Ta'mika yol bulan bu yanılmaz muâkıbin
Şermende-i itabı kalırsak, yazık!.. Demin
"Ferda senin!" dedim, beni alkışladın; hayır,
Bir şey senin değil, sana ferda vediadır;
Her şey vediadır sana, ey genç, unutma ki
Senden de bir hisâb arar âtî-i müştekî.
Mâzîye şimdi sen bakıyorsun pür-intibah,
Âtî de senden eyleyecek böyle iştibâh.
Her uzvu girdibâd-ı havâyicle sarsılan
Bir neslin oğlusun; bunu yâd et zaman zaman.
Her yıldırımda bir gece, bir gölge devrilir,
Bir ufk-ı i'tilâ açılır, yükselir hayât;
Yükselmeyen düşer: ya terakkî, ya inhitat!
Yükselmeli, dokunmalı alnın semâlara;
Doymaz beşer dedikleri kuş i'tilâlara...
Uğraş, didin, düşün, ara. bul, koş, atıl, bağır;
Durmak zamanı geçti, çalışmak zamanıdır!


Tevfik Fikret

BİR ÇİÇEK


Bir çiçek duruyordu, orda, bir yerde,
Bir yanlışı düzeltircesine açmış;
Gelmiş ta ağzımın kenarında
Konuşur durur.

Bir gemi bembeyaz teniyle açıklarda,
Güverteleri uçtan uca orman;
Aldım çiçeğimi şurama bastım,
Bastım ki yalnızlığımmış.

Bir başına arşınlıyor bir adam mavi treni,
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni...


Cemal Süreya

HOMEROS BÖYLE DERDİ


Gökyüzüne bakarken âmâ oldum,
Düşüncemin gömütlüğüne doğru
Bütün imgeler büyü oldu,
Kaleler gibi ıssız kaldım.

Gün doğarken unuturum nasılsa,
Nesnel bir rastlantıydı düşüm,
Üstüm başım yaprak olmuş, olmamış,
Düşünceden ayrı düşündüm.

Doğadan kopmanın acısı,
Şiiri koydum onun yerine,
Şafaklar, bulutlar, yıldızlar gibi,
Dizeler kaldı belleğimde.

Işıldayan, dolaşan, kırpışan...
Melih Cevdet Anday

MANZARA


Küçük bir lavanta çiçeği,
Sarışın arı
Ve alabildiğine gelincik,
Düşünmeden sevdiğimiz bu anda,
Birdenbire başlayan gökyüzü...


Ok
tay Rıfat

24 Mart 2009 Salı

KENDİNE İNANIP BAŞARIYA ULAŞANLAR

BEETHOVEN
Müzik tarihinin en büyük isimlerinden biri olan Beethoven'ın keman tutuşunu gören müzik hocası onun için "Müzisyen olamaz!" demişti.

LEO TOLSTOY

"Savaş ve Barış" adlı romanın yazarı Leo Tolstoy, içinde öğrenme isteği olmadığı gerekçesiyle kolejden atılmıştı.

THOMAS ALVA EDİSON

Michigan Port Huran İlkokulu öğretmeni, ailesinin başarısız olduğu gerekçesiyle okuldan aldığı öğrencisi Thomas Alva Edison için, "O beyinsiz bir çocuk ve hiçbir işte başarılı olamaz," demişti.
Daha sonraki yıllarda Edison, yaptığı kimysal deneylerden birinin patlaması sonucu telgraf ofisindeki işinden kovulmuştu.
Asla pes etmeye niyeti olmayan Edison, yaptığı buluşlar sayesinde bir süre sonra "Menlo parkı sihirbazı" olarak anılmaya başlamıştı.
Edison elektrik ampulu başta olmak üzere insanlığın hayatını kolaylaştıran icatları nedeniyle tarih boyunca unutulmayacak bilim adamları listesine adını yazdırmayı başardı.

23 Mart 2009 Pazartesi

MEVLANA' DAN

Güneş olmak ve altın ışıklar halinde
Ummanlara ve çöllere saçılmak isterdim
Gece esen ve suçsuzların ahına karışan
Yüz rüzgârı olmak isterdim.

zamanı yok

gün kaybolurken bakışlarımdan
çoğalırım eskidikçe zaman
elim yüreğimde

hüzün yakın yine bana

ruhum
utangaç

nasıl bir yaradır ki bu
kabuk tutmaz

bahçesini özleyen kız

22 Mart 2009 Pazar

Unutmak

Gün gelir,
Uzaklaşmak istersiniz her şeyden.
Sevdiklerinizden, dostlarınızdan, yaşadığınız şehirden, kendinizden.
Kimbilir hangi nedenlerle yaşadığınız yoğun acılar sarar tüm benliğinizi.
Unutmak istersiniz,
Unutamazsınız.
Silmek istersiniz bir daha yaşamayı istemediğiniz anları.
Silemezsiniz.
Yüreğinizde sıkışıp kalmıştır acılar. Kavurur içinizi.
Ne bugünü yaşayabilir ne yarını düşünebilirsiniz.
Bir yerlerde takılıp kalmıştır zaman sizin için.
Yaşamanın bir anlamı kalmadığını düşündüğünüz, kendinizi çok mutsuz ve yapayalnız hissettiğiniz bir andır, o an.
Hayata olan bağlarımızı koparıp karamsarlığımıza neden olan unutulmasına izin vermediğimiz bir sürü acı olay değil midir?
Kırgınlıklar, hatalar, öfkeler ve söylenmeyenler kazınmış gibi durur belleklerimizde.
Oysa yaşamak o kadar güzel ki!.
Öyle güzel ki,
Bir sabah uyandığınızda size gülümseyen güneşin tılsımını yakalayabilme şansına sahip olmak görebilen gözlerinizle.
Öylesine güzel ki,
İçinizi acıtan tüm duyguları gecenin güvenli kollarına bırakıp uyumak.
Ve öylesine güzel ki,
Yaşamın küçücük anlarındaki saklı mutlulukları çekip çıkarmak.
Yeni başlangıçlara, toprağın insanlara sunduğu sayısız armağanlar gibi sarılma özgürlüğü vermek kendinize.
Yaşama seyirci kaldığımız sürece,
Zihnimizde biriktirdiğimiz her olumsuz düşünce şu anın güzelliklerini yaşamamıza, yeni fırsatları yakalayabilmemize engel teşkil eder.
Değiştirmediğimiz her olumsuz davranış sahip olduğumuz değerlere, kendimize, sevdiklerimize zarar verir.
Israrla devam ettiğimiz her olumsuz bakış içimizdeki yaşama sevincini alıp götürür.
"Yapılacak bir şey kalmamış gibi göründüğünde yine de yapılabilecek bir şeyler vardır. Yaşamın ayağınıza, sırtınıza vurduğu yükü, bazen düşüncelerinizle, duygularınızla hafifletebilirsiniz." diyor Prof.Dr. Üstün Dökmen,
"Küçük şeyler" adlı kitabında.
Sonsuz gelişme isteğiniz ve tüm enerjiniz, içinizdeki yaşama sevincine düşüncelerinizdeki berraklık kadar yansır.
Kendimize, sevdiklerimize zarar verebilecek her
şeyi unutmanın zamanı, şimdi.


bahçesini özleyen kız

21 Mart 2009 Cumartesi

acı

-uyanıp ansızın gece yarısı-

ve
öyle bir an gelir ki
kızıl bir alev sarar
dört bir yanımı
yayılır kavrulan yüreğime
...küçülürüm
çaresiz

ah çıkıp da gitsem
kendimden
gitsem bilinmeyen yerlere
kendimsiz...


bahçesini özleyen kız

sevgili dost/a...

ışığını gördüm önce / muhteşem
zamanın bilinmeyeninden ansızın
çavlan gibi dökülen sözlerinle
hep koşan
telaşlı
yorulmayan

yüreğime iz bırakan / ellerin
neye dokunsa bereketli
güvenli
ve hesapsızca / saydam
neye dokunsa
dirilten
onaran

sen
sevinçlerimi çoğaltan
adı mutluluk olan her şeyin başlangıcı
sen
sözlerinle yüreğime dayanak
ben
coşkularımla yüreğine sığınak...


bahçesini özleyen kız

20 Mart 2009 Cuma

güneşi tutalım ellerimizde

bedenlerimiz olsun
üşüyen
yüreğimiz değil
ama
ara sıra
üşüsün de bedenlerimiz
üşümeli de
hissetmeliyiz ki
anlayalım üşüyen bedenleri
yüreğimiz de üşümeli ara sıra
üşümeli ki
anlayalım varsa eksikliğini/sevginin
üşümeli ki
sorgulayalım nedenini
üşüsün
ama eksik olmasın güneşi
yüreğimizin
biz tutalım ellerimizde
yoksa nasıl insan olunur
hayata tutunulur


bahçesini özleyen kız

18 Mart 2009 Çarşamba

GÜNÜN SÖZÜ

İNSANIN İYİSİ, RUHUNUN YETENEKLERİNİ MÜKEMMELLİK VE DOĞRU AHLAKLA UYUM İÇİNDE, SÜREKLİ EYLEME DÖKEN KİŞİDİR...DAHASI, BU EYLEM ONUN TÜM YAŞAMI BOYUNCA DEVAM ETMELİDİR... ÇÜNKÜ TEK BİR KIRLANGIÇ VEYA TEK BİR GÜNEŞLİ GÜNLE BAHAR OLMAZ."

ARİSTOTELES

İÇERİDEN AÇILAN KAPI

"Kainatın Işığı" adı verilentablo Londra Kraliyet Akademisinde sergileniyordu. İngiltere'de 18. yüzyılın ünlü ressamlarından William Holman Hunt'ın bu tablosundai gece elinde bir fenerle bahçede duran filozof görünüşlü bir adam vardı. Adam bir eliyle feneri tutuyor, diğer eliyle kapıya vuruyor ve içeriden bir cevap bekler halde duruyoedu.
Tabloyu inceleyen bir sanat eleştirmeni Hunt'a döndü:
"Güzel bir tablo doğrusu, ama anlamını bir türlü kavrayamadım," dedi."Adamın vurduğu kapı hiç açılmayacak mı? Kapı kolu çizmeyi unutmuşsunuz da..."
Hunt gülümsedi:
"Adam sıradan bir kapıyı vurmuyor ki..." dedi ve tablosunun anlamını açıkladı.
"Bu kapı,insan kalbini simgeliyor. Ancak içeriden açılabildiği için dışında kola gereksinim yoktur."

DESEM Kİ...

Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.

Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!

Desem ki..
İnan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgarlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen ,
Rüzgarların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol,
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür,
Ortalığa düşmüşüm, seni arıyorum...


Cahit Sıtkı Tarancı

14 Mart 2009 Cumartesi

gece valsi


ay
ışıltılı
eşsiz bir güzellikte
kanatlanır yüreğim
gecenin on ikisine
ve bir şarkı / eskilerden
yeniden bestelenir gibi
takılır
dilime
ah... / tanrım
yıldızlar değer mi
parmak uçlarıma
ne olur söyle


bahçesini özleyen kız

13 Mart 2009 Cuma

"... Çok şükür aşığım. Bana öyle geliyor ki bir tek insana, yüz milyonlarca insana, bir tek ağaca, bütün ormana, tek bir düşünceye, bir çok düşünceye ve fikre aşık olmadan yaşamak, yaşamak değildir."

Nazım Hikmet Ran

EN GÜZEL


En güzel deniz :
henüz gidilmemiş olandır.
En güzel çocuk :
henüz büyümedi.
En güzel günlerimiz :
henüz yaşamadıklarımız.
Ve sana söylemek istediğim en güzel söz :
henüz söylememiş olduğum sözdür...

Nazım Hikmet Ran

11 Mart 2009 Çarşamba

derinliğine

duru bir sessizliğe fısıldar gibi
gözlerin / görkemiyle bir denizden gülümser
suyun en mavisini bırakıp avuçlarıma...
bahçesini özleyen kız

10 Mart 2009 Salı

KESMEK DE BİR SANATTIR.


narin kelebeğe

renklerini koysun bahar, sana yakışan...


iki söz var biri güzel
diğeri söylenmiyor
iki huy var biri güzel
diğeri kıskanıyor
iki yüz var biri güzel
diğeri saklanıyor


bahçesini özleyen kız

veren el mi olmak
yoksa alan mı?

öfkeyi bastırmak...


aşk engel tanımıyor...


sarının saltanatı...

etkileşim ve çekim gücü


işte buna dayanamam!



bir ömür boyu taşırız kendimizi...

saklı

bilgece dökülür her su damlası
külrengi bulutlardan gece yarısı
eski bir acının gözyaşlarına

fısıldar sonra bozmadan sessizliği
bülbülleri anlatır sonra/ ırmağını cennetin
berrakken yüreğim doğmamış bir gün gibi
gökyüzü yeniden mavi
dallar yeniden yeşil

umarsızca küçülür ufukta güneş / gecede ışık
evren küçülür
büyür sancısıyla sevdam / içinden düşlerinin
ruhum kırılgan / ama yürekli
çıkar kimliğinden gizlice ve sessiz
belleğine direnir

ferda balkaya çetin

GÜNÜN SÖZÜ


Eğer yürüdüğünüz yolda güçlük ve engel yoksa, bilin ki o yol sizi bir yere ulaştırmaz.

Bernard Shaw

8 Mart 2009 Pazar

KADIN

bir ressamın
tualindeki kadın
gizem
heyecan
mutluluk
ve anlaşılmazlık
bir ömrün hikayesi

ferda balkaya çetin

MUTLU OLMANIN SIRLARI

Ufak şeyleri dert etmeyin.
Kusursuz olmayabileceğinizi kabullenin.
Rahat ve ılımlı olun.
Sevgi elini önce siz uzatın.
Rastgele iyilikler yapın.
Gönlü bol olmayı haklı olmaya yeğleyin.
Bu ifadeyi iyi anlayın: "Nereye giderseniz siz oradasınız."
Olumsuz düşüncelerinize yüz vermemeye çalışın.
Bulunduğunuz konumda mutlu olmaya bakın.
Olağan şeylerdeki olağanüstülüğü arayın.
Varlığınızı bütünüyle kabullenin.
Başkalarını suçlamayı bırakın.
İç dünyanız için zaman ayırın.
Bugünü son gününüzmüş gibi yaşayın. Öyle olabilir.

Dr. Richard Carlson

7 Mart 2009 Cumartesi

içimdeki çocuktan...


içimdeki çocuk
neşeli
suskun
hüzünlü
karmaşık
ama hep mutlu

eski zamanlara gülümsemek...

silebilseydim izlerini

ne varsa / dün de kalan

gülümseyerek...

gönülden gönüle...



gökyüzü yeniden mavi

dallar yeniden yeşil

bakışlarım / bir gün mavi bir gün yeşil

dua

bedenim toprağa girmeden önce
ruhum sükûnet ister açık denizde
bağışla Rabbim duygularımı
varlığım güçsüz senin elinde

ferda balkaya çetin

bu yol beni nereye götürürse...

mevsimler hep yeşil
her yer ışık
aydınlık olsun

bahçesini özleyen kız


dolaşmayı özledim
özgürce şarkılar söyleyerek kuşlara
kırların sessizliğinde...

karışmak arasına ve kaybolmak...


bir duru yalnızlıkla

Dostluk üzerine sözler...


İyi dostluklar hesapsız kurulur.
BALZAC

Bir dostun üzüntüsünü herkes paylaşabilir. Ama bir dostun başarılarına içtenlikle sevinmek bir ruh hasleti gerektirir.
OSCAR WILDE

Gerçek arkadaşlık iki bedende yaşayan bir ruhtur.
ARISTO

6 Mart 2009 Cuma

BİR DOST İÇİN SONE

Maruzatım odur ki; en iyi bir dostsun
Dağların doruğunda bir çiçek kadar iyi
Sen karanlıkta yüzümüzü ağartan ışık
Resimlerin duvarlarda şakır kuşlar gibi

Sen O'sun her zaman yalansız olan sevgisi
Saksıları sulayan,vazolara can katan
O en koyu, en çaresiz gecelerde bile
Yeri, göğü bir merhabasıyla aydınlatan

Sen O'sun sevince boğan bütün kederleri
Solan, kuruyan, bir çiçek gibi ağlayansın
Ve esen dost bir imbatsın akşam üzerleri

Kalan bir gün gibi yazdan, öyle Haziransın
Yalan değil, biz ne arayıp sende bulduksa
Mutluyuz, dostça gönül tahtına kurulduksa.


ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN

Başarı merdiveninin basamakları

Yüzde 100 - Yaptım.
Yüzde 90 - Yapacağım.
Yüzde 80 - Yapabilirim.
Yüzde 70 - Yapabileceğimi sanıyorum.
Yüzde 60 - Belki yaparım.
Yüzde 50 - Yapabilirdim.
Yüzde 40 - Yapabilirdim sanıyorum.
Yüzde 30 - Keşke yapabilseydim.
Yüzde 20 - Nasıl yapılacağını bilemiyorum.
Yüzde 10 - Yapamam.

Siz bu başarı merdiveninin neresindesiniz?

GÜNÜN SÖZÜ

Akıllı bir insan tutkusundan ancak bir tutkuyla kurtulabilir.

La Rochefoucauld

3 Mart 2009 Salı

Mutluluk bir bardak çayda mı?

Ne içindeyim zamanın
Ne de büsbütün dışında
Yekpâre geniş bir anın
Parçalanmaz akışında.

A. H. Tanpınar

Fotoğraf adı: Dostlukla demlenenler

Fotoğraf sanatçısı: Metin Alpdağ
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...